Yazı yazmanın marifet, disiplin ve yüksek konsantrasyon istediğini , bilgisayarın başına oturup hiçbir şey yazamadan kalktığım anda “aa yazı yazacaktım unuttum” deyip; kendime şaşarak ,geçen iki ay sonunda ancak şimdi okuyacağınız yazıyı yazabildim. Yaklaşık bir yıl önce idrak ettiğimiz kurban bayramı tatilinde, kurban kesme işi ile uğraşmaktansa, bağışlamayı uygun buluş olan babamın dinlenmesine neden oldu. Bu sebeple bayramın birkaç günü dinlenmek için yazlığımıza gittik dinlenmek yerine bahçe işi orada bizi rahat bırakmadı. Bayramın son günü gezmeye çıktığımız da ise; kendimizi Edirne de Selimiye camiinde dua ederken bulduk. Selimiye camiinde gördüğüm ve hayran kaldığım mimari yapı mimar Sinan’ın ustalık eserim dediği kıymetli bir yapı olarak gözlerimi kamaştırdı. Mimari yapısı mimar Sinan‘ın ileri görüşü ve zekâsını olağan üstü biçimde yansıttığı bir eser olarak ortada durmaktaydı. Bayram günü olması nedeniyle cami kalabalık olması hoşuma gitmişti Caminin bahçesinde el emeği göz nuru yaptığı örme hırka ve dantel satan teyzeler vardı. Bize nasıl sabun yapılacağını anlatmıştı. “a be evladım şimdiki sabunlar sabun mu ben size kendi yaptığım sabunu vereyim gene isteyeceksiniz” demişti. Güzel kokan bir sabundu. Edirne’nin en meşhur yemeği ciğer olduğunu caminin etrafında çokça bulunan lokantalardaki menülerden görmek mümkündü. En meşhur yerinde ise kuyruk 150 metreye yaklaşıyordu. Ancak ben ciğer yemediğimden annem, ve babam yarım porsiyon ciğer alıp paylaştılar ben ve ablam köfte ve çorba içmiştik. Selimiye caminin alt tarafında bulunan çarşı da ne arasan hepsi ni bulabileceğim bir çarşıydı. Yok, yoktu. Laki camii ziyaretinden sonra oturduğumuz ana caddedeki cafe de Edirne’nin meşhur tatlısı peynir tatlısı yemek için oturduk. Dondurma ile hoş bir sunum olmuştu. Edirne’nin etrafını gezmek için yanımızda duran fayton bizden kısa tur isterseniz mesela 30 lira uzun tur istiyorsanız 50 lira gibi duygusal bir meblağ istemişti. Babam da faytoncuya “isterseniz ben sizi gezdireyim o paraya hem de arabamla” daha kısa sürer bulunduğumuz yere geliriz.” Dedi. Selimiye cami yolunun aşağısındaki bayırda bulunan; Edirne ulu caminin duvarlarında Arapça yazıların bulunduğu tasarımı açısından çok anlamlı ve yapıldıktan sonra kaç kez tamirat geçirdiği caminin önündeki tabela da yazıyordu, ihtişamlı duruşunu kaybetmemişti Caminin bulunduğu lüleciler sokaktan biraz yukarıda Mağazaların olduğu yerden yürürken birden ayağım kaydı, yere düşerken nasıl olduysa elimi yere koymuşum refleks olarak elim hemen o anda morardı ve ben bir hafta mor elle dolaştım. . Dönüşte Edirne yağlı güreşlerinin yapıldığı stadyumun çevresini gezerken gördüğümüz şehitlikte, şehit olan herkes için dua ettik. Günümüz düşüp elimi morartmamın acısı dışında güzel geçmişti… Ben İstanbul üniversitesi auzef yani açık ve uzaktan eğitim fakültesi tarih öğrencisi olarak bu dönem okulumuzun ders geçme sistemi; Çan eğirisine geçmemiz dolayısıyla çok mutluyum; Çünkü okula kayıt olduğum günden beri yaklaşık 15 tane dilekçe verdim konu ile ilgili olarak, emeklerimin karşılığını almış bulunmaktayım.
YORUMLAR
YENİ YORUM YAZ
YAZARIN DİĞER YAZILARI
>>> Yazarın Tüm Yazıları |
ÇOK OKUNANLAR
GÜNÜN GAZETE MANŞETLERİ
|