UÇMAK ÖZGÜRLÜKTÜR VE ÖZGÜRLÜK GERÇEĞİ GÖSTERİR Trakya bölgesinin kanayan yaralarından biri olan ergene havzasındaki kirliliğin ve yıldız dağlarında bulunan taş ocaklarını gökyüzünden görüntülemek suretiyle kamuoyuna taşıyan Tekirdağ Doğa Sporları ve Havacılık Kulübü Başkan yardımcısı Arslan Hamza Algül’ü Kırklareli’de izledim. Daha önce televizyon kanallarında haber olan konuyu detaylı ve geniş olarak izleyince gerçeklerin ne kadar acı verici olduğunu bir kez daha gördüm. Kırklareli Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (DAYKO) ve Kırklareli Ziraat Mühendisleri Odası İl Temsilciliği tarafından düzenlenen toplantıdaki görüntüleri Trakya’nın tüm kahvelerinde ve evlerinde bu görüntüleri izleme, izletme olanağı bulabilsek Trakya’nın ayağa kalkacağı kesindir. Aynı zamanda bir sanayici olan Arslan Hamza Algül; “İnsan sağlığı ve çevre için” bu çalışmayı yaptığını söyledi. Ergene nehri ve Istranca dağlarında bulunan taş ocaklarını gökyüzünden dört farklı kamera ile kayıt altına alan Algül çekimler sırasında karşılaştığı manzaralardan dolayı dehşete düştüğünü de belirtti. Bu çalışmalarındaki amaçlarının duyarlılık oluşturmak olduğu söyleyen Algül ülkesini ve doğasını seven bir sanayici ve doğacı olarak bu görüntülerin kendisini üzdüğünü belirtti. Algül; Ergene nehrinin ve taş ocaklarının üzerinde uçarken zaman zaman gaz maskesi takmak zorunda kaldığını belirtti. Ergene nehrinin doğduğu yerden denize döküldüğü Saroz’a kadar çekimleri yaklaşık dört ayda bitiren ekip çalışmasında kamera ile video görüntü ve fotoğraf makineleri ile de fotoğraf çekme işini yapmak. Ergene nehrinin çıkışındaki suda hayatı gözlerimizle gördük. Evsel atıkların karıştığı yerlerde de hayat devam ediyor. Ancak Muratlı (İnanlı Köyü) da Çorlu ve Çerkezköy’ün ağır sanayi atıklarını taşıyan Çorlu deresi ile birleşerek hem debisinin hem de kirliliğin arttığı açıkça görülüyor. Tertemiz akarsu; Ulaş Beldesi Kırkgöz Köyü civarında nehre deşarj edilen ilk sanayi atıklarının karışması ile simsiyah zift rengine bürünüyor. Ergene kirliliğinin sanayi atıklarının karışması sonrasında görüntüleri insanı ürperten niteliktedir. Muratlı’ya kadar yaklaşık 500 metreküp/saniye olan Ergene debisi bu bölgedeki sanayi tesislerinin yeraltından çekilen suyu atık olarak Ergene’ye salmaları ile hem kapkara, zehirli bir şekilde hem de debisi 2500-3000 metreküp/saniye olarak eklemleniyor. Buradan da sanayi tesislerinin yerüstü akarsuları değil yer altı sularını da tükettiklerini ve kirleterek doğayı zehirlediklerini görüyoruz. Ergene’nin zararı ise Alpulu sonrasında en çok gündelik hayata yansıyor. Çünkü buraya kadar yanlardan karışan yapay veya doğal dereciklerle kirlenme hep artıyor. Bu bölgeden sonra tarım arazilerinin ve yerleşim yerlerinin tümü tehlikeyi her şekilde yaşıyorlar. Ergenenin doğduğu Istranca Dağları’ndaki Kavacık Köyü civarında nehrin yatağına çok yakın bir mesafede olan dev çukurlar var. Su kaynaklarının bulunduğu bu yerlerin ve nehri besleyen kolların yakınlarında ormanın içerisinde taş ocakları olması hangi yasal mevzuata uydurulmuş anlamakta zorlanıyor insan. Bazılarında pasa (taş tozları ve artıkları) doğrudan ağaçların üzerine döküyorlar ve yemyeşil orman bembeyaz olmuş. Bazı taş ocakları ise bölgedeki köy ve beldelere içme suyu ve tarımsal amaçlı su sağlayan kaynaklara çok yakındı ve izlerken göze batan bir çuvaldız gibiydi. Çekimleri yapan Arslan Hamza Algül yaptıkları çalışmanın Tekirdağ Valiliği tarafından sahiplenilmesine ve kendilerine Çevre Mühendisi, Kadastro Mühendisi katkısı verilerek güvenliklerinin de sağlanacağını söyleyince şaşırdım. Ama böyle. Yaşam çelişkiler bütünü değil mi zaten? Valilik bunları verecek ve dahası Trakya kıyılarını, çiftliklerini ve daha birçok yerin çekimini de işbirliği halinde yapma önerisi sunmuş ekibe. Valilikler bunları çoktan yapmalıydı oysa ve kirliliği yaratanlara cezalar verilse ve denetlense zaten bu uğraşlar olmayacak. İnsanlar yine uçacak gökyüzünde ama Trakya’nın, doğanın güzelliklerini görmek için uçacak. “Uçmak özgürlüktür” diyor paraşüt sporcusu A. Hamza Algül ve özgürlük gerçekleri gösterir her zaman. Gerçekler ise ne yazık ki acıdır. Bu acıyı ne kadar çok Trakyalı görürse o kadar önce önlemler alınır. Herkes bu görüntüleri bir şekilde izlemeli, izletmeli ve bu fedakâr arkadaşlarla buluşarak geniş toplantılar yapmalıyız. Bu acı gerçekleri bizzat görmek ve “ben görmeden inanmam” diyen varsa onun da kolayı var. Hamza Beylerin veya herhangi bir havacılık sporu ile ilgili kulüp veya derneğe başvursun. Bedelini ödesin ve hem uçarak özgürlüğü tatsın hem de gözleriyle görsün.
Ziya Gökerküçük gokerkucuk@gmail.com
YORUMLAR
YENİ YORUM YAZ
YAZARIN DİĞER YAZILARI
>>> Yazarın Tüm Yazıları |
ÇOK OKUNANLAR
GÜNÜN GAZETE MANŞETLERİ
|