Bütün ıvır-zıvır, gereksiz ve önemsiz tarihleri, günleri kapitalizm ekseninde kutlarız. Kendi kültürümüze yabancı, bizden olmayan yılbaşı, noel, sevgililer günü vesair bilmem ne günlerini hatırlarız. Fakat asıl önemli değerli günleri hatırlamayız. Belki de bize hatırlatılmak istenmemekte. Gündemlerimiz boş, malayani konularla işgal edilmekte. Yakın tarihimizde çok önemli yer tutan 10 Ocak 1919’da Fahreddin paşa’nın’ Medineyi Müdafası’ nı gençlerimize ve çocuklarımıza her daim hatırlatmamız, hatırda tutturmamız gereken bir konudur. Sultan Abdülhamid'in uzak görüşlü siyaseti sayesinde 15 yıl Şura-yı Devlet (Danıştay) üyeliği verilerek İstanbul'da tutulan Hüseyin bin Ali, İttihat ve Terakki tarafından Mekke'ye şerif tayin edildi. Bu zat Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla içindeki gizli emelleri gerçekleştirmek için İngilizlerle temasa geçti. Abdullah, Faysal, Ali ve Zeyd adlı dört oğluyla birlikte Haziran 1916'da Osmanlı'ya isyan eden Şerif Hüseyin, İngilizlerin desteğiyle Mekke'yi ve Cidde'yi ele geçirdi. Kısa zamanda Medine'yi de teslim alacaklarını zannediyorlardı. Fakat buraya tayin edilen Fahreddin Paşa onların hesaplarını bozdu. İngilizlerin idaresindeki isyancı bedevileri geri püskürten Çöl Kaplanı Fahreddin Paşa, onların Medine'ye yaklaşmalarına fırsat vermedi. Bu defa İngiliz casusu Lawrence gibi akıl hocalarının telkiniyle Emir Abdullah'ın adamları, Medine'ye erzak, cephane ve asker gelmemesi için Hicaz Demiryoluna saldırmaya başladılar. 1918 yılından itibaren, artık Medine'nin İstanbul'la irtibatı kesildi. Fahreddin Paşa kendi imkânlarıyla zor şartlar altında savunmayı devam ettirmeye çalıştı. Erzak azalmış, cephane tükenmiş, askerde takat kalmamış olmasına rağmen, bu kahramanlar iman gücü ve Peygamber aşkıyla İngiliz güdümündeki asilere boyun eğmediler. Bütün bu sıkıntıların üstüne bir de çekirge afeti başlamaz mı? Fahreddin Paşa Allah'ın inayetine ve Peygamberimizin şefaatine sığınarak bu afeti nimete çevirdi. Çünkü çekirge yenmesi helal olan bir yiyecekti. Tam da açlık ve kıtlık zamanında gelen bu nimet bolluğu ilahi bir yardımdı. Askerler önceleri alışmakta zorlansalar da, sonradan çekirgenin gayet lezzetli bir yiyecek olduğunu anladılar. Fahreddin Paşa çeşitli şekilde pişirilen çekirgeleri bizzat askerleriyle birlikte yiyor, onları teşvik ediyordu. Sürüler halinde gelen, çuval çuval toplanan ve bol protein kaynağı olan bu yiyecek sayesinde askerlerimiz yeniden kuvvet kazandı. Ayrıca hurma çekirdekleri biriktirilerek öğütülüyor, unundan ekmek yapılıyordu. İngilizler ve asiler, Fahreddin Paşa ile askerlerinin Medine'yi kolay kolay teslim etmeyeceğini artık anlamışlardı. Ama 30 Ekim'de Mondros imzalanınca yapacak bir şey kalmamıştı. Fahreddin Paşa da bütün birlikler gibi silah bırakacak ve teslim olacaktı. Ama öyle olmadı. Paşa, sanki savaş durmamış ve barış olmamış gibi müdafaasına devam ediyordu. Medine'yi bırakmaya hiç niyeti yoktu. İngilizler adeta çıldırıyordu. İstanbul'a devamlı baskı yapıyor, bir an önce Medine'nin teslim olmasını istiyorlardı. Sonunda padişah fermanıyla birlikte Adliye Nazırı (Bakanı) Medine'ye gelerek teslim emrini tebliğ etti. Paşa bu defa da "Padişahımız bu iradeyi düşmanın baskısı altında çaresiz kalarak vermiştir. Kerhen verilmiş iradenin bir hükmü yoktur" diyerek teslim olmayı yine reddetti. Mondros'un üzerinden tam 70 gün geçmesine rağmen Medine'yi teslime yanaşmayan Fahreddin Paşa'yı, emrindeki silah arkadaşları ikna etmeye çalıştılar. İngilizlerin, askerlerimize esir muamelesi yapmayıp İstanbul'a dönmelerine müsaade edeceklerine dair söz verdiğini söyleyerek, onu teslim olmaya razı ettiler. Fakat bu sefer de Fahreddin Paşa Mescidi Nebevi'ye gidip oraya yerleşti ve "Ben Peygamberimize mücavir (komşu) oldum, burada kalacağım" diyerek Ravza-yı Mutahhara'dan çıkmadı. Arkadaşları çaresiz kalınca bir baskın yaparak Paşa'yı zorla Mescid'den çıkarıp İtilaf Kuvvetlerine teslim ettiler. İngilizler ise verdikleri söze rağmen bütün subay ve askerleri Mısır'daki esir kamplarına sevkettiler. Fahreddin Paşa'yı daha sonra Malta adasına gönderdiler. Ancak Nisan 1921'de serbest kalarak yurda dönebildi. İşte bu şanlı kahramanlarla birlikte destan yazan Fahreddin paşanın Medine Müdafası zihinlerde her zaman hatırda tutulması gerekmektedir. Gereksiz kutlamalarla günlerimizi heba etmelerine asla izin vermemeliyiz. dyjurnal@gmail.com YORUMLAR
YENİ YORUM YAZ
YAZARIN DİĞER YAZILARI
>>> Yazarın Tüm Yazıları |
ÇOK OKUNANLAR
GÜNÜN GAZETE MANŞETLERİ
|